AİLE DİNİ BİR YAPIDIR

AİLE DİNİ BİR YAPIDIR

AİLE DİNİ BİR YAPIDIR!

Yeryüzündeki tüm aile üyeleri, biri birine, hissiyat duygusu, sevgi, coşku, şefkat, merhamet, saygı ve vefa ile kısacası, ileri derecedeki romantik maneviyat duygusu ile bağlıdırlar, yani aile kurumu dini bir yapıdır.

Aile içinde maddi menfaatler karşılıksızdır ve yardımlaşma esastır. Zaten! İnsanlığı ayakta tutan, temel taşın ilki aile, ikincisi topluluklar ve üçüncüsü toplumlar olmuştur, bunun ispatı ise; Tarihte ailesiz bir topluluğa rastlanmamıştır.

Evlilik, iyilikleri teşvik eder, dürüstlüğün ispat edildiği bir alandır, bu sebeple evlilik, ailede mukaddes olarak kabul edilir, Anne ise, semboldür, sırdır, dolayısıyla daima takdir edilir ve yüceltilir, onun yerine geçecek hiçbir unsur yoktur.

Ailede yaşlılar saygındır ve ailenin genç üyeleri, kendilerini yaşlılara bakmakla görevli sayarlar, bu insani görev duygusu, manevi ve devamlıdır, aile anlayışında, insan en büyük değerdir, dünya ise sadece bir afiş misali renkli görüntüden ibarettir.

Bu hakikatlerden sonra, aileyi şöyle formüle etmek mümkündür. “Aileyi ayakta tutan, insanın maneviyatıdır, insanı ayakta tutan ise ailedir.”

AİLE NEDEN DIŞLANMAK İSTENMİŞTİR!

Ailenin neden dışlanmak istendiğinin izahı için, önce tarihî sebeplerini, ortaya koymaya çalışalım;

  • İdeal devlet ve ideal toplum felsefesini, yani “siyasi ütopyayı” ilk defa, Platon (MÖ 350) “Devlet” adlı kitabında ortaya koymuştur. Platon, mutlu bir hayat için, erdemli bir yaşam sürmek gerektiğini, bunu için ise, aile değil, ideal bir devlet gerekir demiştir. Platon, aile hayatı ve sevgi diye bir şey olmaz, diye savunmuş, Çocuk doğurmanın, devlet denetiminde bir fabrika şeklinde olmasını istemiş ve defolu sayılan çocukların ise, ölüme terk edilmesi gerektiğini yazmıştır. İnsanın aile dışında nasıl eğitileceğini ise, sistematik bir biçimde anlatmıştır.

  • Platon’dan sonra, (MS.16. yy) İdeal devletin ve ideal toplumun nasıl olması gerektiğini, Thomas More (MS.1516) “Ütopya” adlı kitabında bir şema halinde vermiştir ve onu Hristiyan kutsalına darbe yapan Rahip, Thomasso Canpenella “Güneş Ülkesi” adlı kitapla izlemiştir. Bu felsefelere göre, aile terbiyesinin yerine, devletin sosyal eğitimine gerek olduğunu ve devletin insandan üstün olduğu belirtilmiştir. Devletin menfaatleri için insanların hürriyetlerinin sınırlandırılması gerektiğini öne sürmüşler. İdeal toplum için akrabalık ve arkadaşlık ilişkilerinin olmaması gerektiğini, bunların fuzuli şeyler olduğunu ortaya getirmişlerdir.

  • Canlıların yaratılmadığını! maddeden ibaret olduğunu ve İnsanın ise hayvandan tekâmül ettiğini, insanın maneviyatının olmadığı iddiasında olan “tekâmül teorisini” 1859 yılında Darwin “Türlerin kökeni” adlı kitabında ortaya getirmiştir.

  • Antik Yunan felsefesinin bir devamı olan “Materyalist felsefeye” göre ise, Evren tamamen boşluktaki bir maddeden ibaret olduğudur. (MÖ 6.yy) (Demokritus MÖ.5.yy)  Materyalist felsefenin geldiği son aşama formülü ise şöyledir, Kâinattaki her şey, atom parçalarından ibaret olup, buna göre maddenin gelişmesi ve değişmesi ise atomdan moleküle, ondan canlı hücreye yani bitkiye hayvana ve insana doğru olmaktadır. Yani insanın kökeni maddeseldir.

  • Ruh dairesine olmak üzere, varlıkların ve hareketlerin, değişimlerini, sonuçlarını, yenilenmesini, dolayısıyla hayatın vücuda gelişini, isabetli olarak formüle eden “Diyalektik metot” ise Hegel’e aittir.(19.yy) bu metodu “Ruhun Fenomolojisi” adlı kitabında ortaya koymuştur. Ancak, Bu metodun ruha değil maddeye ait olduğunu iddia edip, Hegel’in yanıldığını savunan, Engels ve Marks Hegel’in “diyalektik metodunu” alıp, Materyalizmle birleştirerek “Materyalist Diyalektiği” ortaya atmışlardır.

  • Makyavelizm ise, Floransalı, Niccolo Machiavelli tarafından (Ms.1513) yazılan “Prens” adlı kitapla ortaya sürülmüştür. Makyavelizm genel anlamda menfaatin her şeyin üstünde olduğunu ve menfaate ulaşmak için her yolun mubah olduğunu, ahlak ve diğer insani olan her şeyin yok sayılmasını öneren felsefenin adıdır.

  • İşte yukarıda, izah edilen, tarihi, felsefeleri ve teorileri alıp, on dokuzuncu yüzyılda bir düzlemde birleştirip, bunları ekonomiye, tarihe, insana ve topluma göre sistematik bir şekilde formüle edilerek, meydana getirilen ideolojik görüşler ise, Marksizm olarak ortaya çıkmıştır.

  • Görüldüğü gibi, on dokuzuncu yılda ortaya çıkan Marksizm’in temelleri, Materyalist maddeciliğe, maddeci diyalektik metoda, insanı değil devleti yücelten Platon’un İdeal devlet teorilerine, akrabayı, arkadaşı, sevgiyi, ana baba birlikteliğini, aileyi ve anneyi fuzuli sayan, Thomas More ve Rahip Tomasso Canpenella teorilerine, İnsanın bir maddi varlık olduğunu iddia eden Darvin’in tekâmül teorisine ve Menfaate ulaşmak için her yolun mubah olduğunu, ahlak ve diğer insani her şeyi yok sayan, Makyavelizm felsefesine, dayanmaktadır. Aslında Marksizm, bunların toplamından ibarettir ve başka da bir şey değildir.

  • Marksizm ideolojisini oluştururken, “ana kaidesini” Darvin’in “insan sosyal hayvandır” temelli felsefesinin üstüne oturtmuştur. (Bunun içindir ki, Marks Das kapital/yani “sermaye”/ adlı kitabını Darvin’e ithaf etmiştir) Çünkü insanın uymadığı hiçbir ideal sistemin olmayacağını, yürümeyeceğini ve bir işe yaramayacağını biliyorlardı. (Zaten tekamül teorisi olmadan marksizmin diğer parçaları hiç bir işe yaramıyordu bu sebepten bu parçalar 2150 yıldır bekliyordu)Eğer insanı hakiki (Maneviyatının/şuurunun var olduğunu) olarak kabul etselerdi, Marksizm diye bir ideoloji olmayacaktı, diğer deyişle Darwin in tekamül teorisi olmazsa idi Marksizimin ideolojisi de olmayacaktı. (Platon’un ideal devleti, ideal toplumu, Thomas More’nin ve rahip Thomasso Canpenellanın idealleri ile Niccolo Machiavelli’nin ahlakı yok sayan menfaatçi ideali ve Darvin’in sosyal hayvan teorisi yerde kalacaktı) yani Marksizm’i yazamayacaklardı! Marksizm’in olabilmesi için, insanın “mükemmel sosyal bir hayvan” olması mecburidir. Darvin teorisi ise, sosyal hayvanı tanımlayan, Marksizm,in doğuşunu sağlayan önemli/satanik bir tamamlayıcıdır. Zaten Marksizm doğum için tam olarak 2.150 yıl beklemiştir. bekleme sebebi ise Darwin’izmin olmayışıdır.

  • Bilindiği gibi, Marksist düşüncelerin tamamı, Darvin teorisinden sonra başlamıştır. Çünkü Darvin teorisi, Marksist sistemin ana kaidesi/merkezi/en önemli ve olmazsa olmaz parçasıdır, adeta şifresidir.

  • Darwin’in araştırması aslında doğal bir araştırma değildir, planlanmış/üretilmiş satanik temelli insana karşı yapılmış bir projedir, Çünkü Yahudiliğin ana görüşü ve ana hedefi olan, “yeryüzü cenneti” ancak ve ancak kurulacak bir modern kölelik düzeni ile mümkündür. (Yahudi inanışına/kaynaklarına göre, Yahudilerin dışındaki tüm insanlar, Yahudilere hizmet etmek için yaratılmıştır/yani Yahudilerin kölesidir.) bu düzen ise ancak ve ancak insanları bir maddi eşit düzen geleceğine inandırarak olabilirdi, inandırmak yetmezdi! ayrıca bir sistem kurulmalıydı ve insanlar ona itaat etmeliydi, tüm sistem modelleri hazırdı ancak insanlar itaat etmezdi. işte eksik olan buydu (Bu eksik bilimsel bir temele bağlanmalıydı ve insanlara kabul ettirilmeliydi böylece bu eksik giderilmeliydi) ve bunu da ancak Darvin yapabilirdi! yani  satanik pazılın tamamlanması için, insanı bir hayvan olduğuna inandırmak gerekiyordu, insanın sisteme kayıtsız şartsız itaat etmesi için bir hayvan olması gerekirdi, yani şuuru olmamalıydı, işte bu eksiği gidermek için, Kraliyet donanmasını Darvine tahsis ederek tamamlamayı planladılar, planları tuttu ve hemen ertesi gün “bir Yahudi olan” eli kalem tutan, Marksa Marksist ideolojiyi yazdırmak işin en kolayıydı ve bunu yaptılar, Marks ın ömrü vefa etmeyince, bu projeyi Engelse tamamlattılar. Bunu planlayanlar/bu projenin sahipleri, 1800 yıllarında ittifak halinde olan İngiliz/Yahudi ortaklığından faydalanan, ezoterik örgütlerdi. (Ezoterik örgütler zaten açık olan İngiliz ortağın gece versiyonundan başkası değildi)Kraliyet donanmasının görevlendirmesi ancak ve ancak, İngiliz sanayisine finansman sağlayan, Yahudi ortağın etkisi ile olabilirdi… Öylede oldu.

  • İlk başta; Çin olmak üzere, SSCB, gibi ülkelerde kültür devrimi ile (İnsanı hayvan yapma denemesi, yani şuursuzlaştırma denemesi) darvinizim denemeleri yapılmıştır, Marksizm denemeleri aslında Darvin teorisinin, doğru olup olmadığını test etmek için yapılmış toplumsal denemelerdi, Darvin’in teorisi sahte olduğu için sonuç, hüsranla bitmiştir, çünkü insan, hayvandan farklı  olarak, “”insan diye bir “öz’e””” sahiptir, yani hayvandan farklı olarak şuura sahiptir, dolayısıyla, insanın, “hayvan yaşam düzenini” kabul etmesi imkan dışıdır.

  • Çünkü;

  • Hiç bir hakiki insan (Her insan maneviyata sahiptir) şahsi hürriyetsiz yaşamı kabul etmez ve edemez ve hiç bir insan, hayvan olmayı asla kabul etmez. Marks ve Engels Marksizm’i yazmadan önce Darvin’e tam inanarak şu kurama varmışlardır! “Madem insan yaratılmamış, madem insanın kökeni tam olarak hayvan ve madem insan sosyal bir hayvan, o takdirde insan da, tıpkı bir hayvan gibi, zorla eğitilebilir ve zorla her şey yaptırılabilir, ve (Yahudi’nin emeli olan kendisinin tanrı ilan edildiği, köle/hizmetçi düzeni kurulabilirdi) böylece Platonun ideal bir toplumunu oluşturmak ve ideal bir devletini kurmak hiçte zor olmayacaktır!”

  • Bu kuramdan yola devam eden, Marks ve Engels, Marksist ideolojinin gerçekleşmesi için, öncelikle, insanın doğumundan itibaren aileden alıp devlete verilmesini ve devletin eğitmesini, aile diye bir şeyin olmaması gerektiğini ısrarla savunmuşlardır ve tüm kurgularını bunu üzerinde yürütmüşlerdir. İnsanın bir fabrika üretimi olarak ele alınması ve fabrika misali yapılması gerektiğini, Annenin ve Ailenin ortadan kaldırılması gerektiğini, kitaplarında açık olarak yazmışlardır.(Anne sadece doğum evine kadar vardır, sonrasında çocuk devletindir) Çünkü insanı bir sosyal hayvan olarak kabul eden, Marksizm’i yeşertmeyecek tek kurumun “Aile” ve tek ferdin “Anne” olduğunun biliyorlardı. bu sebepten onları hedefe yerleştirdiler.

  • İşte bu sebeple Marksizm’in doğuşundan sonra, sosyal alandaki tüm saldırılar ve aşındırmalar, Aileye ve Anneye direkt ve dolaylı olarak yapılmıştır ve yapılmaya devam edilmektedir. Günlük yaşamın bir parçasıymış gibi gözüken ve aslında toplumların kültürü içine atılmış birer yakıcı fitne olan Marksist yönlendirmeler, aile içindeki çatışmaları çoğaltarak ve onların insani zaaflarını kaşıyarak yapılmaktadır. Günümüzdeki “dünyada sür giden,” kadına şiddetin temelinde bu fitneler/anlayışlar, bu siyasi tertipler ve bu ideolojik hedefler vardır. Kadınlara arka çıkarak, onların haklarını savunduğunu iddia eden, tüm izim’lerin kapaklı ana hedefi ise, tam olarak, Marksizm’dir. Marksizmi fonlayan ise uluslararası finans şirketleridir…

  • Aileyi temelden sarsan tüm tutum ve şiddet olayları nereden, hangi görüşten (Marksizm karşıtı görüşler dahil) gelirse gelsin, tümü Marksizm’e hizmet etmektedir. Zaten Marksizm hedefe ulaşmak için her türlü kirli yolu mubah saymaktadır. Dikkatle incelendiğinde görülecek ki, ailesini dağıtan insanların,  Marksizmin etkisine girmiş maddeciliği esas hayat felsefesi olarak kabul etmiş  maddeci bir anlayışın, maddeci bir tutumun,(Maddecilik, menfaatçilik her görüşte insanda vardır, bu maddecilik anlayışının materyalizmle direkt ilgisi yoktur.) maddeci bir hedefin ve maneviyatı zayıf olan insanların marifetidir… Marksizm maneviyatı sert bir şekilde ve temelde reddeder. Marksizm maddi eşitliği savunur, ancak ana hedefi köleliktir, ana hedefi Yahudi inanışının/emelinin tahakkukunun sağlanmasıdır, Marksizm eşitlik dağıtmak için değil, kölelik düzeni kurmak için gelir. Marksist sistemde, İnsanın hürriyeti söz konusu dahi olamaz. Marksist ideolojinin tamamı, insanın “özüne” yapılacak tüm düşmanlıkları yapmak için, yani insanın “Özünü” yok edecek projeleri gerçekleştirme projesidir. Çünkü Marksizme göre insan diye ayrı bir “öz” yoktur.

  • Bu hakikatlerden sonra, Marksizmi şöyle formüle etmek mümkündür; “Marksizm, Ekonomik olarak “kölelik”, Sosyal yaşam olarak “hayvancıl”, ideolojik olarak “satanik”, din olarak “şeytani”, insani olarak “ahlaksızlık”//Lenin şöyle demiştir;Sosyalizmde, zerre kadar ahlak olmaz, çünkü ahlakın olduğu yerde sosyalizm yürümez, sosyalizm tamamen menfaate dayanır// toplumsal olarak “maddeci”, devlet olarak “Devlet Tanrıcılık” //Sosyalizmde her şey devlet demektir ve devlet her şeyden yücedir// Aşk olarak “Lidercilik” //Sosyalizmde bir insan başka bir insana aşık olamaz, hem ayıp hemde yasaktır, aşk sadece lidere ve devlete karşı olabilir. Çin kültür devriminde bu böyle anlatılmıştır. Günümüzün en somut örneği ise Kuzey Kore dir. 2011 yılında ölen lider “Kim Jong İl” için halkın sokaklarda günlerce gruplar halinde ve haykırarak ağlamasını sebebi işte bu lider aşkıdır//Anne olarak “sadece doğum yapan kadın vardır”, Aile olarak, aile yoktur onun yerine “komünal yaşam” vardır, Kadın olarak, sadece “güzel bir varlık” vardır.

  • Kadını savunduğu iddiası ile yola çıkan sivil toplum kuruluşları çözümü kadını yalnızlaştırarak özgürleştirdiklerini sanıyorlar. Kadını yalnızlaştırarak aslında ona zarar verdiklerini ve aile kurumunu aşındırdıklarını, Marksizm’e yani modern köleliğe hizmet ettiklerini, anlamaları için çok uzun bir zamana ihtiyaç vardır. Kadına şiddetin ve ailenin sarsılmasının önlenmesi ve çaresi tüm toplum ile devletin sosyal ve ekonomik yaşamı düzenlemesi, paylaşımın düzenlenmesi ve kültürün, din’in ve sanatına uyarılması ve cezaların çok çok ağırlaştırılması, sonuçlara göre değil sebeplere göre de toplu çözümler aranması ile mümkündür.

  • Eşcinsel yada lezbiyen özgürlük adı altında savunulan hatta “İstanbul sözleşmesi” adı ile resmileştirilmeye çalışılan bu ve benzeri tüm girişimler, Aileye ve Anneye yapılan açık ve direkt saldırılardır. Bu yönelişleri açık alanda ve yasal düzlemde teşvik eden ise, özgürlük sahteliği ve saptırmacılığı yapan Marksist düşünce merkezleri ile bu merkezleri fonlayan uluslararası finansal şirketlerdir. Bu Marksist merkezlerin ve şirketlerin arkasında gizli el olarak yer alanlar ise Ezoterik yeraltı örgütleridir.

  • Sonuç olarak, şöyle demek mümkündür;     Marksizm, Darwin’izmin ispatı için yapılmış bir denemeydi ve başarılmış olsaydı! Yahudi emellerine ulaşılması için, yani satanizmin tam tahakkuku için, dünyadaki tüm annelerin çocuklarını ellerinde almayı ve dünyanın tüm ailelerini yıkmayı planlıyorlardı…  Yeni bir seyahat yazısında buluşmak üzere, sağlıklı, sevgi ve muhabbetle kalın. Rıza Çubuk.

    (Not Bu konuda yazı yeni başlıklarla güncel konularla ve yakın plan incelemeleri devam edecektir)

  • a

Bu gönderiyi paylaş

Bir cevap yazın

Bu ürünü sepete eklediniz:

error: İçerik Korumalıdır !!